Loading...

Alevilik ile ilgili menkıbeler


667) EMİR TİMUR’UN, YEZİD’İN MEZARINI TAHRİP ETTİRİŞİ!

Yayin Tarihi 15 Temmuz, 2013 
Kategori TÜRK DÜNYASI

Timur’un, Yezid’in Mezarına Yaptığı Korkunç Şey, Asırlarca konuşuluyor…





1400 Ekim’inde Şam’ı alan Timur, ilk Emevi halifesi Muaviye’nin oğlu olan ve Hz Muhammed ‘in torunu Hüseyin ile yakınlarının Kerbela’da şehit edilmesine sebebiyet veren Yezid’in Şam’daki Emevi Camii’nin yakınında bulunan Babü’s-sagır Mezarlığındaki kabrini açtırmış ve Yezid’in kemiklerini yaktırmıştı. Bu sırada yıkım ve yok etme işinden Muaviye’nin mezarı da nasibini almış ve ortadan kaldırılmıştı. O dönem tarihçilerinin yazdıklarına göre, 1400 yılının sonbaharında önce Halep ile Humus’a ardından da Şam’a giren Timur, Şam’da üzerlerine derme çatma kulubelerin yapılmış olduğu bazı kişilerin mezarları olduğunu öğrendi. Ama bu mütevazı mezarların hemen ilerisinde, Emevi Camii’nin yakınında bulunan kubbeli ve son derece gösterişli bir mezarında Muaviye’nin oğlu Yezid’e ait olduğunu öğrenince hiddetlendi ve ”Sahabe mezarlarının kulübeler kondurmuş, peygamber efendimizin torununu katletmiş bu adama saray gibi mezar yapmışsınız” diyerek Yezid’in türbesinin derhal yıkılmasını, toprağının elli arşın kazılarak Kızıldeniz’e dökülmesini buyurdu ve askerinden binlercesini getirerek Yezid’in mezarının üzerine işetti !

Timur’un bu hareketi, sonraki asırlarda başka mezarların ortadan kaldırılmaları konusunda tam bir örnek teşkil edecek ve bu arada Muaviye ve Yezid’in kaybolan mezarlarının yerlerinin bulunduğu yolunda ortaya yeni iddialar ortaya atılacaktı. Şam’ın en eski mezarlığı olan ve tarihi İslam’ın ilk senelerine kadar uzanan Babüs-sagır’da şimdi her 20-25 senede bir Muaviye ile Yezid’e ait oldukları ileri sürülen mezarların bulunduğu söyleniyor, bu mezarlar Şiiler tarafından tahrip ediliyor ve bunları birkaç sene sonra başka mezar iddiaları takip ediyor. Babüs-sagır ‘da 1990′larda ortaya çıkartıldığı ve Muaviye’ye ait olduğu iddia edilen son mezarın başında ise, tahripten korunması için şimdi askerler nöbet tutuyorlar…

En başta Edirneli Oruç Bey olmak üzere, eski devir tarihçileri, Timur’un 1400 yıl Ekim’inde Şam’ı almasından hemen sonra Yezid’in mezarına yaptıklarını uzun uzun anlatırlar… Evliya Çelebi ise, meşhur ”Seyahatname” sinin dokuzuncu cildinde korku filmini andıran ama rengarenk sahneler nakleder ve Timur’un sadece mezarı tahrip etmekle kalmadığını, Yezid’e saygı gösteren binlerce kişiyi de yaktırdığını anlatır. Aşağıda, Evliya Çelebi’nin bu konuda yazdıklarının bir bölümünü günümüz Türkçesi’ne naklederek veriyorum : ”…Timur, Şam’ı aldıktan sonra Emevi Camii’ine gelip Yezid’in yolundan gidenlere ‘Burayı taht merkezi yapmaya karar verdim ama yapayalnızım. Beni evlendirin. El sürülmemiş öyle güzel bir kız bulun ki cihanda benzeri olmasın’ dedi.

Yezid’in yolundan gidenlerin şeyhi ‘Padişahım şayet cariyen olmasına tenezzül buyurursan benim kızımı al!’ diye öne çıktı, Timur bunu kabul edip kırk gün kırk gece düğün yaptı. Öyle bir şenlik odu ki, koskoca Şam’da tek bir çadır dahi kuracak yer kalmadı. Timur, kırk birinci gün, Yezid’in yolundan gidenlerin bütün şeyhlerini huzuruna kabul edip genç karısı ile Emevi Camii’nin yakınında gerdeğe girmek istediğini söyledi. Yezid’in şeyhleri hemen ‘Olmaaaz! Bu kadar kalabalık içerisinde Züleyha gibi güzel olan o kızın avret yerini keşfetmeye kalkarsanız şeyhimizin namusu incinir’ dediler. Bu sözü işiten Timur ‘Bre mel’unlar’ diye haykırdı. ‘Hazret-i Peygamber’in mübarek soyundan gelen İmam Hüseyin’i Kerbela’da şehit edip mübarek başını şehir şehir dolaştıran, evladını susuzluktan helak eden, soyundan gelenleri orda burda teşhir eden siz değil misiniz? Bunları yapmaya utanmadınız da şimdi şu mel’un herifin nikahlayıp aldığım kızı ile kapalı bir yerde gerdeğe girmemden mi utanıyorsunuz? Bre sizin ırzınız nedir? Söyleyin bana, ne şekilde katledeyim?’

Askerine emretti, her taraftan odun getirtip Yezid’in yolunda gidenleri Nemrud ateşi içinde bıraktı. Sonra gidip Yezid’in kabrini açtırdı. Cesedin hala bozulmadığını gören bazı askerlerinin ‘Sultanım, bu Yezid ne de olsa sahabedendir; affeyle!‘ demelerine daha da hiddetlendi, bir ateş daha yaktırdı, Yezid’in cesediyle beraber 13 kişiyi orada ateşe attı ve Yezid’in küllerini havaya savurttu. Bu iş bitince de bütün askerlerini çağırtıp mezarın üzerine işetti.”

 MURAT BARDAKÇI



Emir Timur’un Taşkent’teki heykeli (Özbekistan)






Hacı Bektaş-ı Veli Türbesinde çok eski bir Karadut ağacı bulunmaktadır. Ağacın toprağa yakın kısmı biraz yanık vaziyettedir. Menkıbeye göre, Hoca Ahmed Yesevî hazretleri, Ocakta ucu biraz yanmış odun(eysi, köseği, Öğseği)u Anadolu yönüne fırlatmış, Hacı Bektaş'a da "bunu bulduğun yerde dergâhını kur, insanları aydınlat" diye talimat vermiştir. Anadolu içlerine doğru ilerleyen Hacı Bektaş, köseğiyi Sulucakarahöyük'de bulur ve yanık tarafını toprağa daldırır. Yesevî kerametiyle fidan olur, filizlenir. Büyür, boy atar, meyve verir; ulu bir karadut ağacı olur. Menkıbedir, isteyen inanır, isteyen inanmaz. Anadolu insanı, çoğunlukla bu ağacın kutsal olduğuna inanmaktadır. Bugün çok yaşlanmış olan karadut, Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınmıştır. Halen meyve vermektedir.

"Yedi asırdan beri her sene meyve veren bir karadut* ağacı vardır. Hacı Bektaş-ı Velî 'nin türbesinde. Horasan'dan gelme...Yolun oraya düşerse bu dut ağacından bir parça yaprak ye. Sebebini sorma. Afiyetle ye. Bu kara dut için Hacı Bektaş-ı Velî şöyle demiş : "-Bu ağaç dut verdikçe bilesiniz Anadolu bizimdir..." **




İmam Zeynel Abidin (as) Numan ibn Münzir Medayini'ye şöyle buyurmuştur: 
 
"Şam'da esaretin başından sonuna kadar görmediğimiz 7 bela ile karşılaştık."
 
?1. Zalimler Şam'da bizi kılıç ve mızraklarla kuşatıp saldırdılar.
 
?2. Şehitlerin başlarını kadınların etrafına gözlerinin önüne koydular.Babam ve amcam Abbas (as)'ın başlarını halam Zeyneb (s.a) ve Ümmü Gülsüm'ün (s.a.) gözlerinin önüne koydular.Kesilmiş başlarla oyun oynadılar ve bazen yere düşüp develerin ayakları altında kalıyordu.
 
?3. Şamlı kadınlar evlerin tepesinden başımıza su ve ateş döktüler, bir kere ateş sarığıma düştü, elim kolum bağlı olduğu için söndüremedim. Sarığım ve başım yandı.
 
?4. Sabahın erken saatlerinde, gün doğumundan akşama, gün batımına kadar, çarşıda, sokaklarda müzik aletleriyle bizleri dolaştırarak: "Ey insanlar! Öldürün bu insanları. Çünkü onların hakları ve saygınlıkları yoktur." Diye bağırıyorlardı
 
?5. Bizi bir iple bağlayıp Yahudi ve Hıristiyanların evlerine götürüp onlara: "Bunların ataları, Hayber ve Hendek'te sizin atalarınızı öldürüp evlerini yıkmış olan kimselerdir. Bugün onlardan intikam alın" dediler.
 
?6. Bizi köle pazarına götürüp köle olarak satmak istediler. Ama Allahu Teala buna izin vermediğinden yapamadılar.
 
?7. Bizi öyle bir yere yerleştirdiler ki, gündüz güneşin sıcaklığından, gece soğuk havadan azap çekiyorduk. Devamlı açlık, susuzluk ve ölüm korkusu ile yüz yüzeydik. hiç güvencemiz yoktu.
 
             ?Tezkiretuş-Şuheda GB Kitabı?




 

Örnek Sokak 1a, 12345 Örnekşehir
+90 1234567890